Derbilere şeytanın bile aklı ermez. Hiç hesapta olmayan biri çıkar tüm dengeleri alt üst ederek, sonucu belirleyebilir
F.Bahçe'yi yenen Aslan büyük moral buldu. Song-Servet buluştu bu da avantaj. Tek tehlike Nobre'den gelebilir
***
Bu derbi berabere bitmez
İki ekibin "Mart Karnesi" berabere. G.Saray ve Beşiktaş mart ayı içinde 37 kez karşılaştı. Ekipler 13'er galibiyet yaşarken, 11 maç berabere bitti. Kartal'ın 43 golüne sarı-kırmızılılar 37 ile karşılık verdi. Geçen sezon yine mart ayında oynanan maçı 2-1 Beşiktaş kazandı.
G.Saray, İnönü'de kazanmakta zorlanıyor. Sarı-kırmızılı ekip, Beşiktaş
ile bu statta oynadığı son 11 lig maçının sadece birini kazandı. G.Saray, Dolmabahçe'de 11 Mayıs 1996'da 2-1'lik skorla kazandıktan sonra 3 puana ancak 10 yıl sonra (2005- 2006, yine 2-1) ulaşabilmişti.
Beşiktaş-G.Saray mücadelesi hırçınlık olarak G.Saray-F.Bahçe maçlarının yanına bile yaklaşmıyor. Son 13 Beşiktaş-G.Saray lig mücadelesinde toplam 4 kırmızı, 82 sarı kart çıkarıldı. Beşiktaş ile G.Saray rekabetinde son 5 lig maçında hakemler kırmızı kart çıkarmadı.
Beşiktaş'ın sesi Turgay Demir
Derbilere şeytanın bile aklı ermez. Hiç hesapta olmayan biri çıkar tüm dengeleri alt üst ederek, sonucu belirleyebilir
Maçın adı derbi olunca 90 dakikalık filmin nasıl sonuçlanacağına şeytanın bile aklı ermez aslında. Bu nedenle derbilere "Dört bilinmeyenli denklem" derim. Nilay Yılmaz da Milliyet'ten sorar, "Veriler ne?" diye. Oysa benim anlatmak istediğim tam da budur aslında, yani varsaydığınız veriler yoktur elinizde. Bu nedenle, bir şekilde çözülen, bildiğimiz denklemlerden değildir derbiler. Misal, Terim'in Galatasaray'ı Avrupa'yı sallarken, o dönemde yürüyecek hali olmayan Fenerbahçe için Sami Yen'e basket potaları (!) kuruluyordu. Eldeki verilere göre derbinin ortalama 5-0 biteceğine dair yaygın bir inanış vardı. Beklendiği gibi, Galatasaray çok iyi oynadı, 10-12 net pozisyon yakaladı ama maçı, kaleye bile gitmeyen Fener, Johnson'un frikik golüyle kazandı. Derbilerde neyin, nasıl olacağını kestirmenin güç olduğunu en iyi anlatan işte o maçtır. Dolayısıyla bugünkü derbiyle ilgili analizimi böyle bir opsiyonla değerlendirmelisiniz. Biz elimizde var olduğunu zannettiğimiz verilere göre analiz yapıyoruz fakat bazen hesapta olmayan bir futbolcu, bazen bir teknik adam, bazen de bir hakem, hatta bazen bir top toplayıcı çıkıp tüm verileri geçersiz kılacak şeyler yapabiliyor. Kılıfı, yazının başına koyduğumuza göre şimdi minarenin peşine düşebiliriz. Beşiktaş mı kazanır, G.Saray mı? Günün sorusu bu. Bu soruya cevabım ise çok net; nasıl bir maç olacağını aşağı yukarı tahmin ederim ama kimin kazanacağını bilemem, sadece sallarım (Herkes gibi), tutarsa tutar! Çünkü futbolda şikeler hariç sonucu önceden belli maç yoktur. (Bkz. G-Saray-Fener: 0-1) Peki bugün iki düdük arasında neler olabilir, şimdi gelelim ona. Beşiktaş'ın hücum gücü yüksek bu gerçek. Buna karşılık savunması ve kalecisi hiç güven vermiyor, bu da başka bir gerçek. Bu iki gerçeği yan yana koyunca, rakip kalede çok pozisyon bulan, kendi kalesinde de çok pozisyon veren bir takım çıkıyor karşımıza. Muhtemelen bugün de böyle olacak. Pozisyonları kim daha iyi değerlendirir ve futbol şansını yanına alacak kadar kim koşarsa, o kazanır. Eğer Ertuğrul Sağlam, elindeki mevcut kadrodan, az gol yiyecek bir takım kurmaya çalışırsa Beşiktaş'ın şansı azalır (Muhtemelen öyle yapacak). Bu taktirde oyuncu değişiklikleri çok önemli hale gelecek. Oradaki doğru tercihler belki de giden maçı kurtaracak. Kestirmeden söylemek gerekirse; maçın başında ya da sonraki değişikliklerle sahada gole dönük oyuncuları ağırlıkta bir Beşiktaş olduğu anda her şey değişir ve Kartal bir şekilde kazanır. Sağlam, gol yemekten korkmamalı, daha fazlasını atmayı hedeflemeli. Rize'den iki gol yiyenler, G.Saray'dan gol yiyebilecekleri gerçeğine de hazır olacaktır kuşkusuz. İş onları, G.Saray'a gol atacaklarına inandırmakta. Bu da 11'e konulacak isimlere bağlı. Maçın kilit oyuncusu Nobre'dir. Sambacının, Galatasaray maçlarında bambaşka bir özgüvenle oynadığı kesin. Bugün de derbinin kaderini değiştirebilir. Öbür taraftan Galatasaray'ın sezon başından beri sergilediği oyun karakteri, paranın yazısı ve turası kadar farklı. Genç ve dinamik oyuncularla sahaya çıkıp yabancılar dahil tecrübelileri kulübeye gönderdikleri zaman, rakibi çok kolay bozan bir takım ortaya çıkıyor. Ancak bu takımın oyun kurması mümkün olmuyor, bozmakla yetiniyor. Beraberlik yeter diye düşünüyorsa Kalli yine böyle yapacaktır. Tecrübeli oyuncuların ve yabancıların yer aldığı G.Saray daha çok pozisyon buluyor, daha kolay gol atıyor ama rakibe de aynı şansı veriyor. Bozamıyor, çünkü koşmuyor. Kalli'nin böyle bir takım sahaya süreceğini sanmıyorum. Kalli ya denge kurmaya çalışacak ya da Saracoğlu'nda F.Bahçe'den beraberlik alanlara, İnönü'de aynı görevi verecek. Son söz, Beşiktaş'ın kazanmak zorunda olması bir dezavantaj gibi görünse de aynı zamanda bir avantajdır. Bu ayrı bir motivasyon sağlayacaktır. Seyirci desteğiyle maçın büyük bölümünde oyunun hakimi olacaklarına da inanıyorum. Zaferi getirecek pozisyonlar bulacaklarından da şüphem yok asıl soru şu; o pozisyonlardan kaçını değerlendirebilecekler? Bunun cevabını ise kimsenin bilme şansı yok. Umarım maç sonrası hakemleri değil, futbolu konuşabiliriz.
* * *
G.Saray'ın Kralı Tanju ÇOLAK
F.Bahçe'yi yenen Aslan büyük moral buldu. Song-Servet buluştu bu da avantaj. Tek tehlike Nobre'den gelebilir
Bir derbi daha geldi çattı. G.Saray cephesinden bakacak olursak bu maçı ben sarı-kırmızılı takımın lehine daha yakın görüyorum. Öncelikle Cimbom, Fenerbahçe gibi ezeli rakibini yenerek büyük bir moral buldu, motivasyonunu artırdı. Kupa derbisinde hakem Çakır'ın Lincoln'e kırmızı kart göstermesine her ne kadar G.Saray cephesinden büyük tepkiler olduysa da bana göre Brezilyalının olmayacak omuşu Aslan için büyük kazanç. Çünkü kurt hoca Kalli muhtemelen onun görevini Arda'ya verecek. Solda oynaması muhtemel Hakan Balta da G.Saray orta sahasına güç katacak. Cimbom, askerlerinin çokluğu ile ev sahibi takıma karşı üstünlüğü ele alabilir. Formda bir Mehmet Topal ile savaşan bir G.Saray orta sahası bu derbiyi de lehine bitirebilir. Lincoln teknik bir futbolcu ve fazla pres yapmıyor. Bu nedeniyle oynamayacak olması bana göre Cimbom'un şansı. Onun liderlik görevini de Arda maçta rahatlıkla yerine getirir. Bu arada Ümit Karan'dan söz etmek istiyorum. Bu oyuncu golcülüğünün yanı sıra F.Bahçe maçında hem defansta hem hücumda hem de orta sahada pres yaparak takımının çoğalmasını sağladı. Attığı güzel gollerle de kalitesini ortaya koyuyor. Duygusallığını hep ön plana çıkaran Hakan Şükür de yine G.Saray açısından artı bir değer. Çünkü F.Bahçe maçında attığı golle büyük moral buldu. Bu arada sürpriz bir isimden bahsetmek istiyorum. Yaşlı tilki, skora göre Serkan Çalık'ı oyuna alırsa bu futbolcu çabukluğu ve hırsıyla Beşiktaş'ı devirmekte zorlanmaz. Ağır Beşiktaş defansı, Sekan'ı tutamaz. Ayrıca Song'un katılmasıyla G.Saray defansı da Servet'le uyumlu hale gelen gücünü gösterecektir. Tek dezavantaj Nobre'nin her maçta Galatasaray'a gol atmasıdır. Kalli herhalde Song ve Servet'i, Holosko ve Nobre'nin üzerine verecek ve tehlikeli olmalarını önleyecektir. Bunu da yapıp maça iyi başlarsa bu derbiyi Galatasaray rahat geçebilir.
Konu: Derbiyi kim kazanır? 
Paz Mart 02, 2008 10:44 am
